Blair and Chuck Fan Türkiye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Düşler Ülkesi(Finding Neverland)

Aşağa gitmek

Düşler Ülkesi(Finding Neverland) Empty Düşler Ülkesi(Finding Neverland)

Mesaj tarafından Lenore Çarş. Ara. 10, 2008 10:53 pm

Çocuk edebiyatının klasiklerinden olan Peter Pan’ın yaratılış sürecini gözler önüne seren “Düşler Ülkesi”, yetişkin bir insanın yaşadığı zorlukları ve kalp kırıklıklarını, hiç büyümeyen bir çocuğun büyülü masumiyetiyle birleştirip, hem düşsel hem gerçek bir yaşamı gösteriyor. “Peter Pan”ın yaratıcısının sınırsız hayal gücü ve yolculuğunun dokunaklı hikayesi, İskoç yazar James Mathew’un hayat hikâyesinden yola çıkarak yazılan “Düşler Ülkesi”nde buluşuyor.

Her şey başarılı İskoç yazar J. M. Barrie’nin yeni oyununun, kibar İngiliz sosyetesince beğenilmemesiyle başlar. Aynı konulardan sıkılmış olan Barrie’nin yeni bir ilham perisine ihtiyacı vardır. Ve bu peri, köpeğiyle birlikte Londra’nın Kensington Bahçeleri’nde yaptığı günlük yürüyüşlerinden birinde karşısına çıkar: Dört çocuğuyla dul kalmış güzel bir anneden oluşan Llewelyn Davies ailesi. Eşinin ve asabi büyükanne Emma du Maurier’in karşı çıkışlarına rağmen aileyle yakınlık kuran Barrie, çocuklarla oyunlar oynar, onlarla birlikte kılıktan kılığa girer. Yamaçları bir gemiye, sopaları bir kılıca, uçurtmaları bir periye, Llewelyn Davies ailesinin çocuklarını da “Neverland’in Kayıp Çocukları”na dönüştürür.

Çocukluğun maceracı ruhu ve bunun yarattığı heyecanlar sayesinde, Barrie’nin en cüretkâr ve ünlü başyapıtı “Peter Pan” ortaya çıkar. Bu tiyatrovari öykü, önceleri büyük bir şüphe yaratacaktır. Yapımcısı Charles Frohman çocuk hikâyelerindeki başarısını yitireceğini düşünür. Barrie ise provalara çoktan başlamıştır. Tam “Peter Pan”ı dünyaya tanıtacağı sırada, kader ona kötü bir oyun oynar. Yazar ve sevdikleri gerçekten inanmanın ne olduğunu böylelikle anlayacaklardır…


ALINTI
------------
bir Peter Pan ve Johnny Depp hayranı olarak filme bayıldığımı söylememe gerek yok herhalde,en sevdiğim filmler sıralamasında ilk üçe girer(birinci bile olabilir :p)Filmin sonu biraz acıklıydı ama dikkatlice izlerseniz filmde birçok küçük ve sevimli ayrıntı var.Senaryo ve sanat yönetmenliği bakımından çok iyi ama Marc Foster yerine başka biri yönetseydi film bence çağa damgasını vurabilitesi olan bir şey olurdu:)(ahh ahh ben çekseydm o filmi :p)
dip not:en iyi film dahil olmak üzere 9 dalda Oscar adayıdır film,o yıl en iyi film ödülünün Düşler Ülkesine değil de Milyon Dolarlık Bebek filmine gitmesi de ayrı bi olay olmuştur zaten.


bi bakıyıımm destan yazmışım be:)
Lenore
Lenore

Mesaj Sayısı : 33
Kayıt tarihi : 10/12/08
Yaş : 31

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz